Küçük Bir Sermaye ile Pasif Gelir Yaratmak

Şu yazımda çok çalışmanın zenginlik getirmediğinden, kendi kendine paraya dönüşen bi “pasif gelir” yaratamadığımız sürece kazandıklarımızın harcamalarla tükeneceğinden bahsetmiştim. Çok zenginlerin pasif gelir yaratmak için gayrımenkule, özel okullara, fabrikalara vs yatırım yaptığını da söylemiş, ama bu yatırımları yapabilmek için önce zengin olmak gerektiğini de hatırlatmıştım.

Halbuki pasif gelir yaratmanın başka yolları da var.

Çok bilinen, az güvenilen, klasik yöntem: network marketing

Şöyle düşünün: Güvenebileceğiniz bir firmaya cüzi bir mebla karşılığı, küçükken ortak oluyorsunuz, firmanın tanıtımına ve büyümesine katkıda bulunuyorsunuz. Firma uluslararası düzeyde büyüdükçe, ki siz olsanız da olmasanız da büyüyecek – bu yatırımdan sizin gibi kar etmesini istediğiniz, sevdiğiniz ve para kazandırmak istediğiniz insanların da firmaya yatırım yapmasına, ve bu arada para kazanmasına da destek oluyorsunuz. İster kısa süreli bir iş modeli olarak düşünün ve firmadaki çalışmanızla aktif gelir edinin, ister pasif gelir yaratmanıza imkan verecek kadar büyüyün ve şirketin hissedarı konumuna gelin – network marketing yolda kaybetseniz yalnızca birkaç hafta üzülebileceğiniz kadar küçük bir sermayeyle kurabileceğiniz sıfır risk bir iştir.

Firma sizin tanıdığınız insanların tanıdığı insanların tanıdığı insanların tanıdığı insanların tanıdıklarıyla büyürken, kendi kendine artan bir pasif gelire sahip olmuş olur ve bir süre sonra piyasa doyup da bu büyüme yavaşladığında bile yapılan satışlardan kar ediyor olursunuz.

Böylece kariyeriniz ve kazancınız ne patronunuzun iki dudağın arasında, ne de kendi işinizi yapıyorsanız müşterilerinizin yüzlerce dudağı arasında hapis kalır. Siz ne kadar yükselmeyi ve ne kadar çok kazanmayı hakediyorsanız o kadar yükselir ve o kadar çok para kazanırsınız.

Son zamanlarda ekonomik krizler yüzünden gittikçe hassaslaşan dünya ve Türkiye ekonomisi sizi zerre kadar ilgilendirmez – hatta kriz ne kadar büyük olursa olsun siz çalışmaya devam edebilirsiniz.

Yaptığınız iş – eğer ki doğru firmayla çalışıyorsanız –  kapitalist düzenin geri kalanına kıyasla son derece etiktir: işçi ve işveren yoktur, saat karşılığı satılan emek yoktur. Herkes çalıştığı ve hakettiği kadarını kazanır ve ancak başkalarına destek olup para kazandırdıkça kazanmaya devam edebilir.

Bu bir yöntem. Bilinen yöntem.

Ama risklidir.

Uyarmak lazım: piyasada “network marketing” adı altında piramit sistemler ve kabaca “saadet zinciri” dediğimiz sistemler de mevcuttur. Her ne kadar çok kısa bir süre önce bu sistemler Türkiye’de yasaklandıysa da, eğer içiniz rahat etmiyorsa bir firmanın “Direct Selling Association” (Doğrudan Satış Derneği) ve alt kuruluşlarının üyesi olup olmadığını kontrol etmeniz, firmanın hukuki durumu hakkında size en net fikri en kısa sürede verir.

Bir de, gerçekten legal bir firmayla çalışıyor olsanız bile, sattığınız ürünün güvenilir olup olmadığına garanti veremeyebilirsiniz. Neticede ürünü siz üretmiyorsunuz ve yakınlarınıza pazarladığınız bu ürünlerin arkasında ne kadar uzun süre durabileceğinizden emin olamayabilirsiniz.

Üstelik siz o firmanın hissedarı olacak konuma gelene kadar oldukça fazla hayır cevabı almak zorunda kalabilir, psikolojik olarak ciddi anlamda yorulabilirsiniz.

Dijital çağın yükselen trendi: internetten para kazanmak.

Son zamanlarda yükselen bir başka trend daha var halbuki. Özellikle network marketing firmalarının yardımıyla yaratacağınız pasif gelirin daha risksiz, daha eğlenceli, daha değerli bir versiyonu. Kendinize çalışabileceğiniz, kendiniz kazanabileceğiniz versiyonu.

Ürünü siz üretirsiniz, kendi ilgi alanlarınız dahilinde çalışırsınız, risk yine sıfırdır ve sevdiklerinize ürününüzü tanıtırken hiçbir çekince duymazsınız.

Tabii ki internetten para kazanmanın kabul gören yöntemlerinden bahsediyorum. Nasıl mı? “Affiliate marketing”den “e-ticaret”e, “içerik üretimi”nden “sosyal medya yönetimi”ne türlü türlü yöntemler mevcuttur. Bununla ilgili, ilerleyen zamanlarda çeşitli yazılar yazıyor olacağım, şimdilik “iş” kategorisi altındaki “içerik üretimi” ve “blogging” üzerine yazılarımı inceleyebilirsiniz.

Şimdilik hoşçakalın 🙂

Sevgiler,

D.